Ceza Dairesi


T.C.
Yargıtay
19. Ceza Dairesi

Esas No:2017/3258
Karar No:2018/410
K. Tarihi:

… Haber Ajansının internet sitesinde 15/07/2016 tarihinde “…Holding toryum için şirket kuruyor başlığı ile yayımlanan yazı nedeniyle ilgilisi … Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili Avukat … ve …’ın vaki düzeltme ve cevap isteminin kabulü ile tekzip metninin yayımlanmasına dair Bandırma Sulh Ceza Hakimliğinin 22/08/2016 tarihli ve 2016/1439 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Balıkesir 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 29/09/2016 tarihli ve 2016/2641 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı’nın 09/04/2017 gün ve 14851 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/04/2017 gün ve KYB. 2017 / 25057 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Balıkesir 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen 29/09/2016 tarihli ve 2016/2641 değişik iş sayılı kesin nitelikteki karardan sonra verilen, Balıkesir 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 04/10/2016 tarihli ve 2016/2589 değişik iş sayılı kararının hukuki değerden yoksun olduğu düşünülerek yapılan incelemede; Dosya kapsamına göre, …Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekillerince cevap ve düzeltme metni yayınlanması talebinin, muhatabı İhlas Holding Anonim Şirketi Yetkililerine 29/07/2016 tarihinde tebliğ edildiği, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 14/4. maddesinde yer alan “Düzeltme ve cevabın birinci fıkrada belirlenen süreler içinde yayımlanmaması halinde yayım için tanınan sürenin bitiminden itibaren, birinci fıkra hükümlerine aykırı şekilde yayımlanması halinde ise yayım tarihinden itibaren onbeş gün içinde cevap ve düzeltme talep eden kişi, bulunduğu yer sulh ceza hâkiminden yayımın yapılmasına veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılmasına karar verilmesini isteyebilir. şeklindeki düzenleme uyarınca, yasal 15 günlük süreden sonra 18/08/2016 tarihinde yapılan tekzip talebinin usulden reddedilmesi gerektiği gözetilerek, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği, gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
19/02/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanun’la değişen 5651 sayılı Kanun’un İçeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi başlıklı 9. maddesi;
(1) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebilir.
(2) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin talepleri, içerik ve/veya yer sağlayıcısı tarafından en geç yirmi dört saat içinde cevaplandırılır.
(3) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talepleri doğrultusunda hâkim bu maddede belirtilen kapsamda erişimin engellenmesine karar verebilir. …
(5) Hâkimin bu madde kapsamında verdiği erişimin engellenmesi kararları doğrudan Birliğe gönderilir.
(6) Hâkim bu madde kapsamında yapılan başvuruyu en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karara karşı 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir.
(7) Erişimin engellenmesine konu içeriğin yayından çıkarılmış olması durumunda hâkim kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.
(8) Birlik tarafından erişim sağlayıcıya gönderilen içeriğe erişimin engellenmesi kararının gereği derhâl, en geç dört saat içinde erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilir.
(9) Bu madde kapsamında hâkimin verdiği erişimin engellenmesi kararına konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Birliğe müracaat edilmesi hâlinde mevcut karar bu adresler için de uygulanır.
(10) Sulh ceza hâkiminin kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirmeyen sorumlu kişi, beş yüz günden üç bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. hükümlerini amirdir.
İlgili maddede, artık kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia edenlerin düzeltme ve cevap usulüyle öncelikle ilgili içerik veya yer sağlayıcısına gitme zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır. Mağdur olan kişinin isterse içerik veya yer sağlayıcısından ilgili yayını kaldırmasını uyarı yöntemiyle isteyebilecek, isterse doğrudan Sulh Ceza Hakimliğine başvurmak suretiyle yayının erişime engellenmesine karar verilmesini de talep edebilecektir. Ayrıca mahkemece verilen kararın niteliği de artık eskiden olduğu gibi içeriğin yayından çıkarılması ve cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayınlanması değil, erişimin engellenmesi kararı olacaktır. Adı geçen Kanun’a göre verilecek mahkeme kararlarını uygulayacak merci ve kişilerde de değişiklik yapılmış, Kanun’un eski şeklinde mahkeme kararlarını uygulamakla içerik veya yer sağlayıcıları sorumlu tutulmuş iken değişiklik sonrası mahkeme kararının icrasından erişim sağlayıcıları birliği ve ilgili erişim sağlayıcıları sorumlu tutulmuşlardır.
5651 sayılı Kanun’un tanımlar başlıklı 2. maddesinde … d) Erişim: Bir internet ortamına bağlanarak kullanım olanağı kazanılmasını, f) İçerik sağlayıcı: İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişileri, ğ) İnternet ortamında yapılan yayın: İnternet ortamında yer alan ve içeriğine belirsiz sayıda kişilerin ulaşabileceği verileri, l) Yayın: internet ortamında yapılan yayını, o) Erişimin engellenmesi: Alan adından erişimin engellenmesi, IP adresinden erişimin engellenmesi, içeriğe (URL) erişimin engellenmesi ve benzeri yöntemler kullanılarak erişimin engellenmesini, … ö) İçeriğin yayından çıkarılması: İçerik veya yer sağlayıcılar tarafından içeriğin sunuculardan veya barındırılan içerikten çıkarılmasını,…r) Uyarı yöntemi: İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişiler tarafından içeriğin yayından çıkarılması amacıyla öncelikle içerik sağlayıcısına, makul sürede sonuç alınamaması hâlinde yer sağlayıcısına iletişim adresleri üzerinden gerçekleştirilecek bildirim yöntemini,…ifade eder. şeklinde Kanunda yer alan bazı terimler tanımlanmıştır.
5187 Sayılı Basın Kanunu’nun düzeltme ve cevap başlıklı 14. maddesinde; Süreli yayınlarda kişilerin şeref ve haysiyetini ihlâl eden veya kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayım yapılması halinde, bundan zarar gören kişinin yayım tarihinden itibaren iki ay içinde göndereceği suç unsuru içermeyen, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmayan düzeltme ve cevap yazısını; sorumlu müdür hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, günlük süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç üç gün içinde, diğer süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren üç günden sonraki ilk nüshada, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorundadır…/…

Düzeltme ve cevabın birinci fıkrada belirlenen süreler içinde yayımlanmaması halinde yayım için tanınan sürenin bitiminden itibaren, birinci fıkra hükümlerine aykırı şekilde yayımlanması halinde ise yayım tarihinden itibaren onbeş gün içinde cevap ve düzeltme talep eden kişi, bulunduğu yer sulh ceza hâkiminden yayımın yapılmasına veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılmasına karar verilmesini isteyebilir. Sulh ceza hâkimi bu istemi üç gün içerisinde, duruşma yapmaksızın, karara bağlar… hükmüyle süreli yayınlarda çıkan yer alan haberlere karşı düzeltme ve cevap yayınlanması usulü düzenlenmiştir.
5187 sayılı Kanun’un Tanımlar başlıklı 2. maddesi; a) Basılmış eser: Yayımlanmak üzere her türlü basım araçları ile basılan veya diğer araçlarla çoğaltılan yazı, resim ve benzeri eserler ile haber ajansı yayınlarını, b) Yayım: Basılmış eserin herhangi bir şekilde kamuya sunulmasını, c) Süreli yayın: Belli aralıklarla yayımlanan; gazete, dergi gibi basılmış eserler ile haber ajansları yayınlarını, ..ifade eder şeklinde kanun kapsamında bahsi geçen bazı terimler tanımlanmıştır.
Anayasa’nın Kişinin Hak ve Ödevleri başlıklı ikinci bölümünün X.Basın ve yayımla ilgili hükümler başlıklı kısmında yer alan E.Düzeltme ve cevap hakkı alt başlıklı 32. maddesi; Düzeltme ve cevap hakkı, ancak kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması veya kendileriyle ilgili gerçeğe aykırı yayınlar yapılması hallerinde tanınır ve kanunla düzenlenir… hükmüyle, düzeltme ve cevap hakkını bir temel hak ve özgürlük olarak düzenleme altına almıştır.
Nitekim Anayasa Mahkemesi, aynı konuda vermiş olduğu 23.03.2016 tarihli, 2013/9037 sayılı bireysel başvuru kararında;
…27.Bireyin şeref ve itibarı, Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan manevi varlık kapsamındadır. Devlet, bireyin manevi varlığının bir parçası olan kişisel şeref ve itibara keyfi olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemekle yükümlüdür…
30. Üçüncü kişilerce şeref ve itibara yapılan müdahaleler için ülkemizde hem cezai hem de hukuki yollar öngörülmüş olmakla birlikte, bir ihlal iddiasına ilişkin olarak başvurulabilecek birden fazla etkili başvuru yolunun bulunması durumunda kural olarak başvurucunun aynı amacı taşıyan başvuru yollarının tamamını tüketmesi beklenemez…
32. Şeref ve itibara yönelik müdahaleler nedeniyle öngörülmüş farklı hukuki yollardan somut olaya özgü olan 5651 sayılı Kanun hükümleri kapsamında içeriğin yayından çıkarılması ve cevap hakkı talep edilmesi, basın özgürlüğünün kötüye kullanılmasına karşı başvurulan ve klasik yargılama faaliyetlerinden daha kısa sürede sonuç alınmasını sağlayan bir başvuru yoludur. İnternet ortamındaki bir yazının kötü tesirleri nasıl geniş bir alana süratle yayılıyorsa cevap veya erişimin engellenmesi yoluyla bunun giderilmesi de aynı alanda ve süratle gerçekleşmesi sağlanarak kişilerin korunması amaçlanmaktadır…
33. Fakat bu yöntem her türlü haber veya yazı hakkında başvurulabilecek bir yöntem değildir. … Şeref ve itibara dokunan her yayının kişilerin şeref ve haysiyetinin ihlal etmesi söz konusu olmadığına göre, cevap veya erişimin engellenmesi yolu, yalnızca şeref ve itibara hukuka aykırı müdahale edildiği hallerde kullanılabilir. Hukuka aykırılık ise bu değerlere yönelik gerçek dışı açıklamalar varsa söz konusu olabilir. Bunun sonnucu olarak bir kişinin şeref ve itibarına müdahale edilmesine rağmen, yapılan yayın gerçeğe uygun ise cevap veya erişimin engellenmesi talebi reddedilebilecektir. Bu nedenle cevap hakkını kullanmak isteyen kişiye gerçeğe aykırı basın açıklamasının yargı kararlarında (Yargıtay HGK. 24.01.2007 tarih ve 2007/4-14 e., 2007/32K. sayılı kararı) vurgulandığı şekliyle objektif olarak gerçek dışı olduğunun ispatı ve bunun delillerini sunma külfeti yüklenmiştir…
34. Hukuk sistemimizde cevap veya erişimin engellenmesi hakkının, başvurudaki gibi Sulh Ceza Hakimliklerine başvurmak suretiyle veya hukuk mahkemelerinde açılacak nizalı dava yolu ile kullanılabilmesi mümkündür. ..
35. Cevap veya erişimin engellenmesi yolu, ceza hukukuna özgü bir nizasız (çekişmesiz) yargılama faaliyetidir…
…/….

36. … Bu konuda verilen kararlar, diğer ceza veya hukuk davalarında kesin hüküm teşkil etmemektedir… Bu sebeple cevap veya erişimin engellenmesi hakkı bir müeyyide niteliği taşımasına rağmen bu hakkın kullanılması yada kullanılmaması, hak sahibinin bu nedenle diğer dava haklarını kullanmasını etkilemez…
37. Diğer taraftan cevap veya erişimin engellenmesi hakkı, ifade özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü sınırlayan haklardan biridir… Basının cevap metni karşısında serbestliği bulunmamaktadır. Cevap metnini yayınlaması veya erişimi engellemesi gerekmektedir…
39. … O halde bu hak, basın özgürlüğünün ve basın mensuplarının haber verme ve eleştiri haklarının özüne dokunmayacak ve aynı zamanda hak sahibinin çıkarlarını koruyacak şekilde korunmalıdır…
41. Başvurucu, 5651 sayılı Kanun’un değişikliğe uğramadan önceki 9. maddesi uyarınca söz konusu haber röportajın kişilik haklarına müdahale oluşturduğu iddiasıyla cevap ve düzeltme talebinde bulunmuştur. fakat söz konusu haber nedeniyle, başvurucunun şeref ve itibarına gerçek dışı haber röportaj ile hukuka aykırı olarak yapılan müdahalenin çekişmeli bir yargılama yapılmadan gecikmeksizin ve süratle bertaraf edilmesi ihtiyacı ortaya konabilmiş değildir… şeklindeki gerekçeyle,
5651 sayılı Kanun’la düzenleme altına alınmayan, internet ortamında gerçek dışı yayın yapılması halinde; sadece Sulh Ceza Hakimlikleri tarafından erişimin engellenmesi kararı değil, hukuk mahkemelerinden ihtiyati tedbir kararı mahiyetinde kararının da verilebileceği gerekçesiyle, Anayasa’da düzenlenen düzeltme ve cevap hakkının, dolayısıyla AİHS’deki kişi dokunulmazlığı ile kişinin maddi ve manevi varlığının ihlal edildiğine yönelik başvurunun, öngörülen tüm hukuk yolları tüketilmediğinden usulden reddine karar vermiştir.
Öte yandan 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun Sulh ceza hâkimliği başlıklı 10. maddesi; Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hâkimliği kurulmuştur.
İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde birden fazla sulh ceza hâkimliği kurulabilir. Bu durumda sulh ceza hâkimlikleri numaralandırılır. Müstakilen sulh ceza hâkimliğinde görevlendirilen hâkimler, adli yargı adalet komisyonlarınca başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez…
Sulh ceza hâkimliği, her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur…
Diğer ceza mahkemelerinin görevleri başlıklı 13. maddesi; Diğer ceza mahkemeleri, özel kanunlarla belirlenen dava ve işleri görür. hükümleriyle Sulh Ceza Hakimliklerinin, kanunla açıkça öngörülmüş olan yetkileri dışında, öngörülen şekil ve usulden farklı olarak, tedbir mahiyetinde başkaca bir karar alamayacakları söylenebilir.
Hal böyle iken Sulh Ceza Hakimliklerince, internet ortamında kişinin şeref ve haysiyetine yönelik olanlar dışında, sadece gerçeği yansıtmadığı gerekçesiyle 5651 sayılı Kanun gereği yapılan yayınların erişime engellenmesi yönünde kararlar alınamayacağı değerlendirilmektedir.
Kanun yararına bozmaya konu somut olayda;
İhlas Haber Ajansının www.iha.com.tr adlı resmi internet sitesinde, 15.07.2016 tarihinde yayınlanan Eti Holding, Toryum için şirket kuruyor başlıklı haberde, Eti Maden İşletmeleri Müdürü Recep Şekerci’nin ağzından çıkan bir beyan gibi sunulan haber içeriğinde gerçek dışı ve asılsız şekilde Eti Holding’in Bandırma’da Toryum madeni için araştırma ve şirket kurma faaliyetlerine başladığı haberlerinin düzeltilmesi ve cevap metninin aynı internet sitesinden aynı puntolarla yayınlanması yönünde, Eti Holding A.Ş. Genel Müdürlüğüne bağlı olan Bandırma Bor ve Asit Fabrikaları İşletme Müdürlüğü vekilince Bandırma Sulh Ceza Hakimliğine başvurulması üzerine Bandırma Sulh Ceza Hakimliğinin 22/08/2016 tarihli ve 2016/1439 değişik iş sayılı kararı ile haberin dayanağının gösterilmediği, gerçek olduğuna dair de bir delil gösterilmediği, dolayısıyla yargı kararlarında belirtilen gerçeklik, güncellik, kamu yararı, toplumsal ilgi, konu ile ifade arasındaki düşünsel bağ gibi kriterlere uygun olmayan yayının hukuka aykırı olduğundan
bahisle; Tekzip talebinin kabulüne ve hazırlanan tekzip metninin aynı internet sitesinde aynı sayfa ve sütunda aynı puntolarla Yayımlanmasına karar verilmiştir. İHA vekilinin itirazı üzerine, her nasılsa öncelikle Balıkesir 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 29/09/2016 tarihli ve 2016/2641 değişik iş sayılı kararıyla Kararda usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle İtirazın Reddine karar verildiği, ancak aynı itirazın Uyap ortamından başka bir mahkemeye gönderilmesi nedeniyle bu kez Balıkesir 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 04/10/2016 tarihli ve 2016/2589 değişik iş sayılı kararıyla Başvuran kurum vekilinin haberin yayınlanmasından itibaren 15 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine başvurmadığı gerekçesiyle, İtirazın Kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Adalet Bakanlığınca hazırlanan kanun yararına bozma talebinde aynı konuda verilen dilekçe ile yapılan itirazın reddine dair önce verilen karar kesin iken sonradan verilen bir kararla itirazın kabul edilemeyeceği gerekçesiyle Balıkesir 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 04/10/2016 tarihli ve 2016/2589 değişik iş sayılı kararı yok hükmünde sayılmış, ancak sonradan verilen bu kararın gerekçesi doğru bulunduğundan ilk verilen Balıkesir 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 29/09/2016 tarihli ve 2016/2641 değişik iş sayılı itirazın reddi kararının düzeltme ve tekzip talebinin ise 5187 sayılı Kanun’un aradığı başvuru süresi şartı bulunmadığından kanun yararına bozulmasıyla başvuranın talebinin reddedilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Yukarıda yapılan genel değerlendirmeler, somut olayda 5187 sayılı Basın Kanunu’nun uygulanabileceği bir süreli yayın bulunmadığından, başvuruya konu edilen internet üzerinden yapılan yayının ise sadece gerçeğe aykırı olmasından ötürü erişimin engellenmesine karar verilmesi mümkün değildir.
Bu nedenle öncelikle, aynı itiraz hakkında verilen itirazın kabulüne dair Balıkesir 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 04/10/2016 tarihli ve 2016/2589 değişik iş sayılı kararı yok hükmünde bulunduğunun tespitiyle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile aynı gerekçeyle olmasa da Bandırma Sulh Ceza Hakimliğinin 22/08/2016 tarihli ve 2016/1439 değişik iş sayılı Düzeltme ve Tekzibin Yayınlanmasına dair kararın; yasal ve hukuki dayanaktan yoksun olması nedeniyle itiraz merci tarafından kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, Balıkesir 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 29/09/2016 tarihli ve 2016/2641 değişik iş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı bulunduğu anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Balıkesir 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 29/09/2016 tarihli ve 2016/2641 değişik iş sayılı merci kararının CMK’nın 309/4-d. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Kanun’a aykırı şekilde verilen düzeltme ve cevap metninin yayınlanmamasına, 18/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.